30 Ekim 2008 Perşembe

Titreten ve Titreyen arasındaki güzel ilişkiye ithafen...

Hani derler ya "üstüne titriyorum" diye. Ben işte "senin üstüne titriyorum" dersem eğer, anlamına tamamen uymuş olur.
Hani bir de "içim titriyor" derler. İşte seni düşündükçe içim titriyor benim de.
Bence sen zaten biliyordun bunları. Ama hatırlatmakta fayda var.
Şaka şaka, sadece paylaşayım dedim.

Bir de hassas konularda hep "titremek" kelimesini kullanıyor insanlarımız, nedenini biliyorsan bana da söyle.

bakalim bu sana bisey hatirlaticak mi :o)

29 Ekim 2008 Çarşamba

bir varmis bir yokmus..

daha cok var ama olsun, günün birinde evlenicem nasilsa.. ve nikah sekerim yerine nikah kurabiyelerim olucak. ve hepsini sen yapicaksin.

saka saka. sana yaptirir miyim hic o kadar kurabiye..

sen benim maid of honor'im olcaksin (ah cok artistim, ingilizcem de süperdir :oP). bekarliga veda partimi düzenliceksin, dügünü organize ediceksin, oturma plani yapicaksin, davetiyeleri yollicaksin, gelinligimi secmeme yardim ediceksin, yemege karar vermeme yardim ediceksin, müzige karar vermeme yardim ediceksin, sonra ben zirt pirt fikir degistirirken cinnet gecirmiceksin, kafanda bana ayni iskencenin bin katini nasil uygulayabilecegini tasarlasan da yüzünden gülümsemeni asla eksik etmiceksin,
her seyin yolunda gitmesini saglicaksin vs vs. yani dügününü 6 ay öncesinden planlayanlardan biri mi olucam bilmiyorum ama eger öyle olursam bittin sen. hayatinin o dönemini unut, her seyi sana yikicam cünkü haha. yok eger dügününü 1 ay kala planlayanlardan olursam isin daha da zor, bi iliskin fln varsa "sorun sende diil, bende" gibi kliselerle bi süre ara vermen daha mantikli olur senin icin sanirim. ben sana maid of honor duties diye bi klavuz alirim merak etme. hmm evet cok hosuma gitti bu fikir nihaha evet evet hahhah sana kurabiye yaptirir miyim ben hic eheh senin cook isin olucak hahha ne kurabiyesi hehehe :o)


hmm evet bu aralar evlilik temali cok fazla romantik komedi izledim..


bi de ben iste
bunlardan yapmak istiyorum. yani hemen diil de.. iste biraz elim alisinca.. ehheh

21 Ekim 2008 Salı

Breathe Me

Hani "sana Körfez'den nispet mesajları attım" demiştim ya.
En sonuncusunda, "Şaka bi yana biray önce neler vardı kafamda yine aynı yerde bira içip otururken.. Bi de şimdi bak. Neyse şimdi en azından değişmeyen
bir şey var; seni seviyorum." yazmıştım.
Uzun zaman sonra Breathe Me dinlemek de aynı etkiyi yarattı.

Sanki damarlarımda özlem dolanıyor, burnumdan özlem akıyor, gözlerimden özlem damlıyor gibi. Yerlere kadar.


Az kaldı nefesinle uyumama, sabrediyorum.

Zor.

sia - breathe me

bugün kafamda breathe me ile uyandim. bütün gün de kafamda o caldi. ben de klip cektim.

ekrani ortadan ikiye böldüm, bi tarafa kendimi koydum bi tarafa da seni.

ben uyandim, sen uyuyodun. sen uyandin, ben evden ciktim. kendi havami günesli ama soguk, senin havani da yagmurlu sectim. ben, parmak uclari kesik eldivenim, kirmizi ojelerim, boynuma doladigim upuzun atkim, rüzgarda ucusan upuzun saclarim, bi termos dolusu cayim, icine bi attigimi bi daha kolay kolay bulamadigim cantamla kostura kostura tramvaya yetisirken, sen de hicbi seyi kolay kolay bulamadigin daginik odanda giyecek bi seyler arayip, bi yandan termosunu findikli kahveyle doldurup, makyajini yapip, alex'i öpüp, anahtarlarini bulup, ayakkabilarini baglayip disari ciktin. ikimiz de derste sikilip, kitap köselerine, defter sayfalarina bi seyler karaladik. sonra dersten cikinca ben markete girdim, meyveli yogurt ve bikac ivir zivir aldim, sen de arkadaslarinla bi cafede oturup sohbet ettin, güldün, eglendin. ben eve gelip pijamalarimi giyip, koltuguma kurulup, battaniyenin altinda kitap okurken kurabiye yiyip sicak cikolata ictim, sen de eve gelip bi fincan kahve alip bilgisayarini actin ve masana yerlestin. sonra ben telefonla konustum, güldüm, sen alex'i kucagina alip sevdin. sonra sen benim sevdigim kurabiyelerden yaptin, ben de senin sevdigin corbadan pisirdim. sen karanlik salonda kanepeye uzanip televizyon izledin, ben bilgisayar basina gecip ders calistim. sen kurabiyelerimi yedin, ben corbani ictim. sonra ben evi toparlarken sen ders calismaya basladin. ve günün sonunda ikimiz de yataklarimiza yattik, aklimizda ayni düsüncelerle uykuya daldik..

ve evet, bunlarin hepsi bi breathe me baslayip da bitene kadar oldu :o)

15 Ekim 2008 Çarşamba

14 Ekim 2008 Salı

Bugün;

*yaz mevsimini sevmiyor oluşuma rağmen sırf Körfez'de seninle dans edebilmek için ayların geçmesini diledim.

*dolmuştaydım, rüzgar püfür püfür suratıma eserken
Ben Seni Arayamam çalıyordu.

*gözlerimi kapattım ve bizi neden sevgili sandıklarını anladım.


*anlamadığım tek bir şey oldu, bir türlü de anlayamayacağım herhalde; sevgili sanılacak kadar az mı görünüyor sevgimiz dışarıdan?...

-
Bir de bu gün dedeme, yaptığım kurabiyelerden götürdüm. Gözden kaçırdığım bir kurabiyeyi gözden kaçırdığımı farkettiğimde Nobody Does It Better çalıyordu ve ben, Metro'daki daha hızlı yürümemizi sağlayan bandın üzerindeydim.
Kurabiyeyi çantamdan çıkartıp
Sen oldum ve ısırdım kalp şeklindeki güzel kokulu pişmiş hamur parçasını.
Sen yedin ve bitirdiğinde sen gülümsedin.


Bugün ben bir karar verdim kendimce.
Ve bir söz verdim, yerine kurabiye yediğim, Sen'e.
Mutfağını tarçınvanilyavekahvelikurabiye kokutacağıma dair.

bugün

bu sayfayi acip
gozlerimi kapatip
müzik dinlemeye basladim

sanki senin odandaymisim gibi

9 Ekim 2008 Perşembe

itiraf.com

Sadece kayıtlarda bulunması açısından; benim bu gün gülerken ağlamaya başlamamın nedeni öncesinde geçirdiğim sinir krizi değil, ablamın kollarını arayıp da bulamayışımdır.

sinir krizindekilere duyurulur

elimde gülmenizi saglayacak süper malzemeler var
evlere servis yapilir
ödemeyi pesin olarak gülücüklerinizle yapabilirsiniz

nobodydoesitbetter


Biz birbirini çok özleyen iki güzel'iz.
Güzeliz tamam.
Ama bir araya geldik mi GERÇEKTEN de güzeliz.
Çok hem de.




Çok
.



The way that you hold me, whenever you hold me
There's some kind of magic inside you
That keeps me from running, but just keep it coming
How'd you learn to do the things you do.
BABY YOU ARE THE BEST.

8 Ekim 2008 Çarşamba

last.fm

su anda last.fm'de anima - el kadar bir kizim caliyo.. ben yine "bahcenizdeki agaclar kadar" yerine "bahcenizdeki soganlar kadar" diyorum. niye boyle yerlesti bu sarki aklima, dilime bilmiyorum.. ama zaten el kadar agac mi olurmus. peeh..
bizim sanal 5 caylarimiz bile var. hem olmasa bile ayri düsmek icin bahane degil.. hicbir sey degil.. hicbir sey yetmez..

last.fm demisken.. ece yaa suraya bi eklenti takiveesene acinca müzik caliveesin :o)

Merhaba.

Önce ben geldim.
Türkçe karakterlerimi kullanabilen biri olarak söyleyebilirim ki,
bir kaç bin kilometreden fazlası gerek ayrı düşmek için.