31 Aralık 2008 Çarşamba

Dingidi dingidi

Yarın yeni bir yılın ilk günü olacak.
Seni çok ama çok özledim.
Ayrıca bu tarihlerde Viayana'da olma düşüncesi karnımı acıktırıyor, salya salgılatıyor.
Şuanda bir playlistim, iki şarkım var;
All Summer Long ~ Kid Rock
Ruby ~ Kaiser Chiefs












Körfeze gitmek istiyorum seninle.
İyi eğlen, benim için de falan.
Bi de şampanya iç, elit insanlar gibi ehahehahehahe

26 Aralık 2008 Cuma

keske

evimiz satilmasaydi..
gözümü ranzanin altinda acip, mutfaktan gelen seslere yürüyüp, babami cekistire cekistire yatakodasina getirip, sirtimi kasitip, sen uyaninca trip atmana karsilik gülüp, sonra hepberaber kalkip halamlara gidip, mükellef pazar kahvaltisi sonrasi samdan gala vs okuyup tv seyrederek bi pazar günü gecirmek isterdim..

22 Aralık 2008 Pazartesi

Cingılbels falan ;

Yılbaşı geliyor. Nerde o noelbabahohoho havası falan. Dağa kaçtı. Dağı da inek içti. Gerginim. Sanırım uykusuzluktan kaynaklanıyor; tahammülsüzleşiyorum.
Ya hakikaten yılbaşı geliyor da ben henüz herhangi bir yerde yılbaşı konseptini yakalayamadım. Gerçi yakaladım; Maçka yokuşunun başını çok güzel süslediler, Viyana mübarek. Ama işte o hediye alış verişleri, o paket kağıtları, o fiyonklar falan, hani? Yarın ağacı kurmaya karar verdim. Sonra da hediyelere yatıracağım bir tomar parayı bir kenara ayırdıktan sonra geri kalan tomarla, paket yapmak için, süslü süslü kağıtlar alamaya gideceğim.
Hediye en son. Önce liste falan yapmak lazım.
Bak biraz moda girdim gibi.

Gibi gibi.

21 Aralık 2008 Pazar

noel

tatilim basladi
temizlik yapicam
ütü fln
sonra da uzatip ayaklarimi yaticam
kitap okuycam
ohh

tatil sonrasinda baslayacak sinavlarima ve yapmam gereken ceviriye deginesim gelmedi :o)

8 Aralık 2008 Pazartesi

gibibişey

7 Aralık 2008 Pazar

ama

hani gelicektin sen?
kandirdin beni..

küstüm.

6 Aralık 2008 Cumartesi

Benyoğunum.

Haftalık programımı paylaşmak istiyorum:
Yarın, cuma günü için almış olduğum Yağız'ın makinesini geri götürücem ve sonra ödev falan yaparım heralde.
Pazartesi bayramın ilk günü olduğu için sabahtan dedeme gidicem ve sonra umarım anneanneme gitmek için annemle buluşuruz(çünkü anneanneme gitmek için başka gün kalmıyo).
Salı çalışıyorum.
Çarşamba Ayşegül'de kalmak istiyorum.
Haliyle perşembe de karambolde gidiyo.
Cuma okuldan Emir diye bi arkadaşımla buluşup ortak yaptığımız ödev için çalışırız diye düşünüyorum.
Cumartesi çalışıyorum.
Pazar, 2. ay (:
Sonraki pazartesi Melis diye bi arkadaşımla görüşücez bi aksilik çıkmazsa.
Salı TK ödevi için röportaj yapacağım kişiyle görüşmeyi umut ediyorum ki kendisini sen de biliyorsun.
Çarşamba okul var zaten.
Perşembe ADV isimli reklamcılığa giriş dersi için hazırlamış olduğum sunumu teslim etmem gerekiyor.
Cuma yine okul.
Cumartesi ya da Pazar çalışıcam, ayrıca pazartesiye deadline konmuş olan CMN isimli lanet dersin ödevini yapıcam saatlerce.
Pazartesi TK için yaptığım röportajın sunumunu yapıcam ve ödevi teslim edicem.
Ve o haftanın sonunda da "onbeştatil" adı altında 50 günlük tatilim başlayacak.
Görünüşe göre göz açıp kapayıncaya kadar geçecek zaman.

Gerçi bu neredeyse aylık program oldu ama işte kaptırıverdim bi anda hem iyi de oldu bak ajanda tadında.

Bi de antiparantez; o 50 günlük tatilimde uzaklaşmak istiyorum ben biraz. Yani bir iki günlüğüne falan ne bileyim.
Hayal falan.
Neyse sen geliceksin.
Oh.

3 Aralık 2008 Çarşamba

28 Kasım 2008 Cuma

emiliana torrini - at least it was

fava yapti bugün boran. aklimda hep sen vardin. yerken de her lokmamda aklimda sen olucaksin. özledim ben de..

last fm süper su an, önce at least it was caldi, sonra blue monday caldi, simdi de gold frapp - ooh la la caliyo.
ben geldigimde yatagina oturayim, sen de kucagima yat, bunlari dinleyelim, bi de fava yiyelim. sonra sen yatarak yedigin icin öksürmeye basla, ben sana zekiye diyim. ama kavga etmeyelim yaa.. en büyük kavgamiz "alex'i sen gezdir" - "bütün sene ben gezdiriyorum zaten, sen gezdir" kavgasi olsun :o)

27 Kasım 2008 Perşembe

My mind.

Seni o kadar çok özledim ki.
Daha önce hiç böyle olmamıştı biliyor musun?
Yok gerçekten olmamıştı. Yokluğunu öyle çok hissediyorum ki. Bildiğin gibi değil. Ben seninle kavga etmek falan istiyorum. Ne bileyim kar yağsa mesela oyun oynarken canını acıtsam bana kızsan ve eğlencemiz yarım kalsa eve gitsek konuşmasak hiç.
Küçükken kavga ettikten sonra sana gelip "Seliiiiğn" der sarılır ağlardım, barışırdık hemen. Hatta bunu o kadar sık yapardım ki bi gün yine kavga ettikten sonra sana sarılmaya kalktığımda "hiç sarılma Ece çok kızgınım" diyip gitmiştin. Hep aynı numara yemiyo tabi bi yerden sonra.
Neyse özledim işte ben seni. Çoktan da çok. Anlatılır gibi değil.
Ne bileyim mesela şimdi arkada Blowers Daughter çalsa, sen benim yatağımda oturmuş olsan, ben de dizine yatsam, sen saçlarımla oynasan, ben uyusam falan. Ne kadar huzurlu.
Anla işte; ölüyorum sensizlikten.

23 Kasım 2008 Pazar

tamagotchi

bence ben senin tamagotchin oliyim. sen beni besle, benimle oyna, benimle ilgilen.. bi de beni cebinde tasi hep nereye gitsen :o)

17 Kasım 2008 Pazartesi

13 Kasım 2008 Perşembe

for me.


Kocaman bir doğum günü pastası istiyorum.
Çizgi filmlerdeki gibi.
Sadece görüntüsü değil tadı da çizgifilmlerdeki pastaların tadı gibi olsun.
O kadar çok uğraş ki mükemmele ulaşmak için, sadece bir çatal yemem bile
"1" ile başlayan rakamları kutlamanın bitişine olan üzüntümü silip atmaya yetsin.

bak aklima ne geldi bugün durup dururken

11 Kasım 2008 Salı

Fastball~The Way

Bu gün İstanbul'da Viyana havası vardı. Hani ben geldiğimde hava açıktı ama soğuktu, kuruydu ya heh tam da öyle bi hava vardı işte. Böyle icimi titretiyo ama güneşli falan, kuru bi de böyle, hani kar yağmadan önceki hava gibi. Tabi o kadar soğuk değildi. Ne bileyim işte bu gün Viyana havası İstanbul ziyaretindeydi, dedim ablamı da getirmiş midir acaba diye. Aradım hatta Turkiye hattını, kapalıydı. Valla ciddi ciddi yaptım bunu, sırf meraktan. Halbuki hat bende, çok aptalım lan.
Tüm bunlarda Fastball'dan The Way isimli şarkının etkisi de oldukça büyüktü sanırım. Bak uslanmadım hala dinliyorum. Ben bu gazla atlar gelirim bile. Gelirim ne var ?! Belki atlamam bir ay, gelmem iki hafta falan sürer ama... Geliyorum işte, sen bekle beni.

8 Kasım 2008 Cumartesi

5 Kasım 2008 Çarşamba

2 Kasım 2008 Pazar

Sen ve Ben.

Cuma akşamı Dark biramı içerken Sofyalı/Akbabalı sonrası Baykuş'a gidip dansedişlerimizi anlattım birisine.
Öyle yerimde duramayışlarım, el kol hareketlerim, heycanlanışlarım sözkonusuydu ki "gidelim" dedi.

Hayır, dedim.
Daha önce hiç senin olmadığın bir akşam Baykuş'a gitmediğimi ve bundan sonra da yine sen olmadan gitmeyeceğimi söyledim.

Bir de dedim ki "hiç kimseyle ablamla çıktığım akşamlarda eğlendiğim kadar çok eğlenemiyorum."

30 Ekim 2008 Perşembe

Titreten ve Titreyen arasındaki güzel ilişkiye ithafen...

Hani derler ya "üstüne titriyorum" diye. Ben işte "senin üstüne titriyorum" dersem eğer, anlamına tamamen uymuş olur.
Hani bir de "içim titriyor" derler. İşte seni düşündükçe içim titriyor benim de.
Bence sen zaten biliyordun bunları. Ama hatırlatmakta fayda var.
Şaka şaka, sadece paylaşayım dedim.

Bir de hassas konularda hep "titremek" kelimesini kullanıyor insanlarımız, nedenini biliyorsan bana da söyle.

bakalim bu sana bisey hatirlaticak mi :o)

29 Ekim 2008 Çarşamba

bir varmis bir yokmus..

daha cok var ama olsun, günün birinde evlenicem nasilsa.. ve nikah sekerim yerine nikah kurabiyelerim olucak. ve hepsini sen yapicaksin.

saka saka. sana yaptirir miyim hic o kadar kurabiye..

sen benim maid of honor'im olcaksin (ah cok artistim, ingilizcem de süperdir :oP). bekarliga veda partimi düzenliceksin, dügünü organize ediceksin, oturma plani yapicaksin, davetiyeleri yollicaksin, gelinligimi secmeme yardim ediceksin, yemege karar vermeme yardim ediceksin, müzige karar vermeme yardim ediceksin, sonra ben zirt pirt fikir degistirirken cinnet gecirmiceksin, kafanda bana ayni iskencenin bin katini nasil uygulayabilecegini tasarlasan da yüzünden gülümsemeni asla eksik etmiceksin,
her seyin yolunda gitmesini saglicaksin vs vs. yani dügününü 6 ay öncesinden planlayanlardan biri mi olucam bilmiyorum ama eger öyle olursam bittin sen. hayatinin o dönemini unut, her seyi sana yikicam cünkü haha. yok eger dügününü 1 ay kala planlayanlardan olursam isin daha da zor, bi iliskin fln varsa "sorun sende diil, bende" gibi kliselerle bi süre ara vermen daha mantikli olur senin icin sanirim. ben sana maid of honor duties diye bi klavuz alirim merak etme. hmm evet cok hosuma gitti bu fikir nihaha evet evet hahhah sana kurabiye yaptirir miyim ben hic eheh senin cook isin olucak hahha ne kurabiyesi hehehe :o)


hmm evet bu aralar evlilik temali cok fazla romantik komedi izledim..


bi de ben iste
bunlardan yapmak istiyorum. yani hemen diil de.. iste biraz elim alisinca.. ehheh

21 Ekim 2008 Salı

Breathe Me

Hani "sana Körfez'den nispet mesajları attım" demiştim ya.
En sonuncusunda, "Şaka bi yana biray önce neler vardı kafamda yine aynı yerde bira içip otururken.. Bi de şimdi bak. Neyse şimdi en azından değişmeyen
bir şey var; seni seviyorum." yazmıştım.
Uzun zaman sonra Breathe Me dinlemek de aynı etkiyi yarattı.

Sanki damarlarımda özlem dolanıyor, burnumdan özlem akıyor, gözlerimden özlem damlıyor gibi. Yerlere kadar.


Az kaldı nefesinle uyumama, sabrediyorum.

Zor.

sia - breathe me

bugün kafamda breathe me ile uyandim. bütün gün de kafamda o caldi. ben de klip cektim.

ekrani ortadan ikiye böldüm, bi tarafa kendimi koydum bi tarafa da seni.

ben uyandim, sen uyuyodun. sen uyandin, ben evden ciktim. kendi havami günesli ama soguk, senin havani da yagmurlu sectim. ben, parmak uclari kesik eldivenim, kirmizi ojelerim, boynuma doladigim upuzun atkim, rüzgarda ucusan upuzun saclarim, bi termos dolusu cayim, icine bi attigimi bi daha kolay kolay bulamadigim cantamla kostura kostura tramvaya yetisirken, sen de hicbi seyi kolay kolay bulamadigin daginik odanda giyecek bi seyler arayip, bi yandan termosunu findikli kahveyle doldurup, makyajini yapip, alex'i öpüp, anahtarlarini bulup, ayakkabilarini baglayip disari ciktin. ikimiz de derste sikilip, kitap köselerine, defter sayfalarina bi seyler karaladik. sonra dersten cikinca ben markete girdim, meyveli yogurt ve bikac ivir zivir aldim, sen de arkadaslarinla bi cafede oturup sohbet ettin, güldün, eglendin. ben eve gelip pijamalarimi giyip, koltuguma kurulup, battaniyenin altinda kitap okurken kurabiye yiyip sicak cikolata ictim, sen de eve gelip bi fincan kahve alip bilgisayarini actin ve masana yerlestin. sonra ben telefonla konustum, güldüm, sen alex'i kucagina alip sevdin. sonra sen benim sevdigim kurabiyelerden yaptin, ben de senin sevdigin corbadan pisirdim. sen karanlik salonda kanepeye uzanip televizyon izledin, ben bilgisayar basina gecip ders calistim. sen kurabiyelerimi yedin, ben corbani ictim. sonra ben evi toparlarken sen ders calismaya basladin. ve günün sonunda ikimiz de yataklarimiza yattik, aklimizda ayni düsüncelerle uykuya daldik..

ve evet, bunlarin hepsi bi breathe me baslayip da bitene kadar oldu :o)

15 Ekim 2008 Çarşamba

14 Ekim 2008 Salı

Bugün;

*yaz mevsimini sevmiyor oluşuma rağmen sırf Körfez'de seninle dans edebilmek için ayların geçmesini diledim.

*dolmuştaydım, rüzgar püfür püfür suratıma eserken
Ben Seni Arayamam çalıyordu.

*gözlerimi kapattım ve bizi neden sevgili sandıklarını anladım.


*anlamadığım tek bir şey oldu, bir türlü de anlayamayacağım herhalde; sevgili sanılacak kadar az mı görünüyor sevgimiz dışarıdan?...

-
Bir de bu gün dedeme, yaptığım kurabiyelerden götürdüm. Gözden kaçırdığım bir kurabiyeyi gözden kaçırdığımı farkettiğimde Nobody Does It Better çalıyordu ve ben, Metro'daki daha hızlı yürümemizi sağlayan bandın üzerindeydim.
Kurabiyeyi çantamdan çıkartıp
Sen oldum ve ısırdım kalp şeklindeki güzel kokulu pişmiş hamur parçasını.
Sen yedin ve bitirdiğinde sen gülümsedin.


Bugün ben bir karar verdim kendimce.
Ve bir söz verdim, yerine kurabiye yediğim, Sen'e.
Mutfağını tarçınvanilyavekahvelikurabiye kokutacağıma dair.

bugün

bu sayfayi acip
gozlerimi kapatip
müzik dinlemeye basladim

sanki senin odandaymisim gibi

9 Ekim 2008 Perşembe

itiraf.com

Sadece kayıtlarda bulunması açısından; benim bu gün gülerken ağlamaya başlamamın nedeni öncesinde geçirdiğim sinir krizi değil, ablamın kollarını arayıp da bulamayışımdır.

sinir krizindekilere duyurulur

elimde gülmenizi saglayacak süper malzemeler var
evlere servis yapilir
ödemeyi pesin olarak gülücüklerinizle yapabilirsiniz

nobodydoesitbetter


Biz birbirini çok özleyen iki güzel'iz.
Güzeliz tamam.
Ama bir araya geldik mi GERÇEKTEN de güzeliz.
Çok hem de.




Çok
.



The way that you hold me, whenever you hold me
There's some kind of magic inside you
That keeps me from running, but just keep it coming
How'd you learn to do the things you do.
BABY YOU ARE THE BEST.

8 Ekim 2008 Çarşamba

last.fm

su anda last.fm'de anima - el kadar bir kizim caliyo.. ben yine "bahcenizdeki agaclar kadar" yerine "bahcenizdeki soganlar kadar" diyorum. niye boyle yerlesti bu sarki aklima, dilime bilmiyorum.. ama zaten el kadar agac mi olurmus. peeh..
bizim sanal 5 caylarimiz bile var. hem olmasa bile ayri düsmek icin bahane degil.. hicbir sey degil.. hicbir sey yetmez..

last.fm demisken.. ece yaa suraya bi eklenti takiveesene acinca müzik caliveesin :o)

Merhaba.

Önce ben geldim.
Türkçe karakterlerimi kullanabilen biri olarak söyleyebilirim ki,
bir kaç bin kilometreden fazlası gerek ayrı düşmek için.